Kayıtlar

Duvarları Yıkın: Kadınlar Neden "Kendine Ait Bir Oda" İstemeli? Virginia Woolf'un Devrimci Manifestosu ​Virginia Woolf'un 1929 tarihli denemesi

    "Kendine Ait Bir Oda" , bir edebiyat eseri olmaktan çok daha fazlasıdır; o, kadınların yaratıcılık özgürlüğüne giden yolu aydınlatan sarsıcı bir manifestodur . Eğer elinizde tuttuğunuz o ince kitap sadece "kadın ve kurgu" üzerine bir sohbet sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Bu, yüzyıllardır süren sessizliğe ve engellere karşı bir isyan çağrısıdır ! ​ Zincirleri Kıran İki Şart: 500 Sterlin ve Bir Oda ​Woolf, kadınların neden Shakespeare'in kız kardeşi gibi bir deha yaratamadığını soran okuyucuya tokat gibi bir cevap verir: Para ve Mekân . ​ Ekonomik Özgürlük: Kadınların sanat üretebilmesi için öncelikle mali güvenceye sahip olması gerekir. Woolf'un simgesel olarak bahsettiği o 500 sterlin , kimseye hesap vermeden yaşayabilme, kendi emeğiyle geçinebilme ve başkalarının beklentilerinden bağımsız kalabilme yeteneğini temsil eder. ​ Zihinsel Mekân: İkinci ve belki de en önemli şart, kendine ait bir oda dır. Bu, sadece dört duvardan ibaret bir yer değil,...

Direksiyonun Başına Geç! Mesleklerin Cinsiyeti Olmaz: Kalıpları Kırma Zamanı

  Toplumumuzun derinlerine işlemiş, adeta bir virüs gibi yayılan bir inanç var: "Bu, kadın işi" veya "Bu, erkek işi." Bu cümleleri duymaktan yorulmadık mı? ​Oysa söz konusu yetenek, tutku ve azim olduğunda; ne bir kromozom ne de bir kas gücü, bir mesleğin kapısını kimin açacağını belirleyebilir. Lastik değiştirmek bir erkeğin genetik kodunda yazmıyor, tıpkı mükemmel bir ameliyat yapmanın bir kadının parmak ucuna özgü olmadığı gibi. ​ Prangaları Kırma Vakti: Algılarımız Bizi Nasıl Sınırlıyor? ​Bir düşünün. Bize çocukken fısıldanan, izlediğimiz filmlerle pekişen o görünmez kurallar... ​Erkekler mühendis olur, kadınlar öğretmen. ​Erkekler ağır vasıta şoförü olur, kadınlar sekreter. ​Bir kadın evde kalır, bir erkek fırtınalı denizlerde çalışır. ​Bu kalıplar, binlerce yeteneğin ve hayalin önünde birer görünmez duvar örüyor. Kaç yetenekli kadın, "erkek işi" diye etiketlenen bir alanda devrim yaratmaktan vazgeçti? Ya da kaç ilgili erkek, "kadın i...

"Çalışma Kızım O Zaman": Çalışan Annelerin İş Hayatındaki Sessiz Çığlığı ve Mobbingin Hukuki Bedeli

​Türkiye'de binlerce kadın, anneliği kariyerleriyle birleştirme mücadelesi veriyor. Ancak bu mücadele, çoğu zaman işverenlerin önyargıları ve sistematik psikolojik taciz (mobbing) ile zorlu bir savaşa dönüşüyor. Küçük çocuğu olan bir çalışan anne olarak yaşadığınız zorluklar, ne yazık ki münferit bir olay değil, derin bir toplumsal ve kurumsal sorunun yansıması. ​Bu yazıda, çalışan annelerin iş hayatında karşılaştığı mobbing türlerini, yasal haklarını ve benim de bizzat yaşadığım o incitici cümleyi, yani "Çalışma kızım o zaman!" tavrının hukuki sonuçlarını mercek altına alacağız. ​ Anneliğin Bedeli: Mesai Saati Baskısı ve İşyerinde Ayrımcılık ​Küçük bir çocuğa sahip olmak, bir kadının profesyonel yetkinliğini ortadan kaldırmaz; ancak bazı işverenler için bu, ne yazık ki ayrımcılık için bir "fırsat" olarak görülür. ​Çocuğunuzun beklenmedik bir sağlık sorunu, kreşin kapanması ya da sadece onunla geçirilmesi gereken mesai saatlerindeki yasal düzenlemeler (örn...

Kendi Galaksimin Mimarıyım: Birinin 'Bir Şeyi' Olmaktan Kendi 'Kendim' Olmaya

Sıfatların Ötesindeki Benlik ​Toplumun bize biçtiği rollerin, o kalıplaşmış 'sıfat cüppelerinin' içinde ne zamandır nefessiziz? Eş, anne, kız, sevgili... Bu sıfatlar elbette kıymetli bağları temsil eder, ancak onların gölgesinde asıl kişiliğimizin, o benzersiz benliğimizin fısıltılarını ne kadar duyabiliyoruz? Bugün, o cüppeleri bir kenara bırakıp, sadece 'Kendi' olma cesaretini kucaklama vaktidir. Birinin bir şeyi olmak yerine, kendi kendimizi var etme, kendi öz galaksimizi inşa etme manifestosudur bu. Bu bir isyan değil, bu bir uyanış çağrısıdır. ​ Kendi Kendini Var Etmek: Bu Ne Demek? ​Kendi kendini var etmek, o çok duyduğumuz 'özerklik' kelimesinin en otantik, en işlenmemiş halidir. Bu, başkasının hikayesinde yan rol değil, kendi yaşam destanında tek ve mutlak başkahraman olmak demektir. ​ Sıfatlardan Arınma: Artık etiketlerle değil, eylemlerimizle, düşüncelerimizle ve ürettiklerimizle tanımlanıyoruz. Birinin 'eşi' olmanın konforlu ama da...

Aynadaki Yansımamız: Birbirimizin Kraliçesi Olmak

​Merhaba sevgili okuyucu, ​Ne zamandır sessiz kaldığımı fark ettim. Oysa içimde, yıllardır yanan bir meşale var; adını kız kardeşlik koyduğumuz o güçlü, sarsılmaz dayanışma ateşi. ​Biz, yani kadınlar, tarihin en büyük çelişkilerinden birini yaşadık: Aynı mücadele hattında yürürken, bazen birbirimizin en büyük eleştirmeni oluverdik. Başarıları kutlamak yerine gölgede bırakmaya çalıştık ya da en hassas anlarımızda yalnız kaldık. Oysa bu, bize miras bırakılan en büyük yalandı. ​Bizim gücümüz, rekabette değil; ortak kucaklaşmadadır. Yıkıcı Rekabeti Reddediyoruz ​"Yeterince iyi değilim" hissi, cam tavanların en büyük tuğlalarından biri. Ama bu hissi körükleyen, çoğu zaman dışarıdan gelen sesler değil, içimizdeki bir başkasının başarısını gördüğümüzde duyduğumuz o hafif kıskançlık değil mi? İşte tam burada durmalıyız. ​Bir kadın terfi ettiğinde, sanat eseri sergilendiğinde, akademik bir başarıya imza attığında... O an, sizin de bir adım daha attığınız andır. Onun zaferi,...

Tabiki Mükemmel Değilim

 Ne zaman kaybettik sadece kendimiz olabilmeyi? Toplumsal rollerin eşit dağıtılmadığı bu asırda aslında ne çok gereksiz yükler yükledik üzerimize. İş yerinde hatasız iş kadını, eve gelince harika bir anne, kusursuz bir eş, bakımlı bir kadın, evini tertemiz yapan muhteşem bir ev hanımı... İşte bu yüzden tüketiyoruz kendimizi. Aslında erkekle eşit olduğumuz rolleri tek başımıza yüklenmeye çalışıp birini eksik yaptığımızda yaşadığımız tükenmişlik duygusuyla baş etmeye çalışırken tükeniyoruz.   Tüm bu rollerin aynı anda tek bir kadının üzerinde olması gerektiğini kim söylüyor? İnanın buna bile erkekler karar veriyor. Hayatın olağan akışına uygun görülen toplumsal normlarda bile öncelik erkeğin memnun olması. Oysaki hiçbir kadın erkeği memnun etmek için gelmedi bu dünyaya. Kadın, birinin kızı, öbürünün eşi olduğu için sadece var olduğu için kadındır. Seçim yapmaya hakkı vardır ve asla mükemmel olmak zorunda değildir. Nihayetinde insandır bu. Annelik yaparken yorulması, bazen s...

Dikkat! Sevgi Sandığın Şey Alışkanlığın Olabilir

 Sevgili kız kardeşim,  belki farklı yerlerdeyiz seninle. Belki de hiç görmedik birbirimizi. Sesimizi değil sözümüzü ulaştırma umuduyla yazıyorum sana bunları. Dilerim sana da umut, ayağa kalkmak için de ışık olsun. Kimseye muhtaç olmadığını unutma. Adına sevgi denilen ve senin hayatını köleleştiren o duygu sevgi değil alışkanlık. Sevgi incitmez çünkü. Sana kötü hissettirmez. Sevginin olduğu yerde değersizlik duygusu barınmaz. İyileştiren bir duygudur sevgi.  Kendini ait hissetmediğin yer seni hasta eder ve günden güne kötüleştirir. Lütfen orada durma. Sen kendini bulduğun yere aitsin. Gücünün farkında ol. Kendi paranı kazan mesela. Mutlaka bir meslek edin. Eğer okumadıysan ne yap et, alternatif yollar bul ve oku.  Uğruna hayatından vazgeçtiğin kim varsa seni terk edebilir. Kariyerin ve paran hariç. Maddi gücün her zaman elinde olsun. Gitmen gereken yerde kalmak için zorlama. Gücünü topla ve git. Zor olacak biliyorum. Yolların çiçekli demiyorum. Sadece sonunda kendi ...

Vizyonu Dünyaya Örnek Lider Atatürk

 Kadın hakları konusunda dünyaya örnek teşkil etmiş tek liderdir Mustafa Kemal Atatürk.  Çağının ötesinde geniş bir vizyona sahip olduğunu çeşitli yerlerde yapmış olduğu konuşmalardan anlayabiliyoruz. Özellikle kadına şiddetin arttığı bu dönemde ülkemizin şiddetle anılmasını değil, lideri Atatürk'ü takip ederek dünyaya örnek olmasını istiyoruz.  21 Mart 1923 yılında Konya'da yaptığı bir konuşmada; " Ben saygıdeğer hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, tersine pek çok yönlerde onların üstüne çıkacak bilgi ve kültürle donanacaklarına asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle inananlardanım " diyerek kadınlarla ilgili vizyonunun büyüklüğünü ortaya koymuştur.  Toplumsal cinsiyet eşitliğiyle ilgili söylediği sözler ise bir milletin gelişiminin can damarını belirtir niteliktedir. " İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerle...

Ölmedin ki Yas Tutalım

 Her 10 Kasım'da içimde daha da çoğalan minnet duygularıyla yazıyorum bunları Atam. Biliyorum seni "anmak"tan öte "anladığımız" zaman yeşerecek çorak topraklarımız. "Benim naciz vücudum elbet birgün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" dedin. Bu 10 Kasım'da kalbim yine Anıtkabir'de kaldı. İçimde büyüyen özlemle gezdim bastığın toprakları. Sayende sahip olabildiklerimi düşündüm. Kız çocuklarına okuma, fikirlerini söyleyebilme ve özgür olabilme hakkını verdiğin için teşekkür ederim Atam. Senin kız çocukların büyüdü. Sana verdikleri sözü tutabilmek, devrimlerini koruyabilmek için canla başla çalışıyor. Biliyoruz gölgen hâlâ üzerimizde. Her umutsuzluğa düştüğümüzde biliyoruz ki izinden gidiyoruz. Bir tek o yolu biliyoruz. İlelet!  Sen hiç ölmedin ki yas tutalım. Bizimkisi yokluğuna isyan. Sarılıyoruz devrimlerine. Her düştüğümüzde ışığına tutunup ayağa kalkıyoruz. Bu cumhuriyeti kurarken nasıl pes etmediysen bizl...

İstanbul Sözleşmesi Yaşatır

 Bir gece ansızın İstanbul sözleşmesinden çekildiğimizi öğrendik.  Sonrasında tam bir kaos ortamı oluştu. Kadınların ve çocukların yaşam hakkını koruyan bu sözleşmeden çekildiğimiz günden bu yana kadın cinayetleri hızla artmaya başladı. Güvencemizin elimizden gitmesi en çok cani ruhlara yaradı. Kanundaki boşluklar, güvenlik zaafiyetleri ve cezasızlık politikasıyla kadınların yaşamları hiçe sayıldı. Şimdi elde avuçta sadece 6284 sayılı kanun kaldı. Onun da uygulanmasında ciddi sıkıntılar var. Bu yüzden kadınlara her ortamda bu kanunu dikkatlice okumalarını ve eğer şiddet durumundan korunmaya ihtiyaçları varsa 6284'ü yetkili birimlere hatırlatmalarını ve bu kanun kapsamında korunma istemelerini hatırlatıyoruz. Böylece  birbirimizin can güvenliğini korumaya ve kanunu elimizden geldiği kadar uygulatmaya çalışıyoruz. Bizimkisi karınca misali yolda olmak aslında. Tabiki bu mücadelemizin olumlu sonuçlandığı örnekler oluyor. Olmaya da devam edecek.  Biliyoruz ki bu konudaki ...

Kutsal Aile Dramı

"Annelik kutsaldır. Kadın anne olunca tek önceliği çocuğu olur. "  Lütfen sürekli birşeyleri kutsayan lügatınızı susturun artık. Kutsamak kolayınıza geliyor. Böylelikle kutsadığınız şeyle ilgili aklınızı kullanmanıza gerek kalmıyor. Annelik kutsaldır diye diye yıllarca kadınların üstüne gereksiz duygusal yükler yüklediniz. Bunu yaparken çocuğun iyiliğinin yolunun annesinin iyiliğinden geçtiğini düşünmediniz. Saçını süpürge etmesini istediğiniz kadınlar saçını taramayı unuttu. Böylelikle kurban psikolojisi mutsuz annelerden mutsuz çocuklara geçti. Ve o çocuklar büyüyüp depresif, şiddet eğilimli yetişkinler oldu. Nesilden nesile şiddeti büyüttünüz.  Annelik kutsal falan değildir arkadaşlar. Bir tercihtir sadece. Dünyaya getirdiğim çocuk dünyaya gelmeyi seçmiyor. Benim doğurma tercihim sonucunda dünyaya geliyor. Bu durumda ona neden hayatı boyunca bana borçluymuş gibi davranayım? Biliyorum ki ben onun duygularını tanıyabileceği rol modeliyim. Kendini tanıması, duygularını, davra...

Kız Kardeşlik Farkındalığı

30'lu yaşların basamaklarını hızla çıkıyorum. Bilgelik zamanı derler. Haklılar. 20'li yaşlarda göremediğiniz çoğu şey hakkında, 30'lu yaşlarda farkındalık sahibi oluyorsunuz. Dünyaya bambaşka bir pencereden bakıyorsunuz. Rakibiniz sadece kendiniz oluyor. Yarış halinde olmanın yorgunluğunu bitiriyorsunuz. Gün geçtikçe daha iyiye gidiyorsunuz aslında. Yaşlanmak değil yaş almak mesele.  30'lu yaşlar kalbinizdeki yarayı bile değiştiriyor. Elbette ki hayat bazen yaralanıp çoğu zaman iyileşecek gücü kendinde bulmak ve bunun için gerekeni yapmaktan ibaret. Kalbimde hep var olan kız kardeşlik duygusunun evrensel farkındalığını daha erken yaşlarda kazanabilmeyi dilerdim. Geç değil. Farkına vardığım yerden devam edip gerekeni yapıyorum şimdi.  Konusabildiğim her ortamda farklı şehirlerde, farklı hayatlar yaşasa bile hikayesi aynı olan kız kardeşlerime ses olmaya çalışıyorum. Aynı şehirde buluşamasak bile aynı duyguda, aynı gözyaşında buluşuyoruz. Kenetlenmek yakışıyor bize. Hep b...

Anneme Sarıl Bu Şehri Yak

 "Eğer sıradaki bensem,anneme sarıl, bu şehri yak."  Bu mücadele senin için sevgili kız kardeşim. Korkma ben yanındayım. Yanındayız. Eğer gecenin karanlığında sokakta yürürken korkuyorsan yakarız bu şehri. Bir kişi daha eksilmeye tahammülü kalmayanlarız biz. İsimleri farklı olsa da aynı kader senaryosuna baş kaldıran kadınlarız biz. Sorularımız var bizim. " Abimi okuttun da beni neden okutmadın? Neden senin istediğin gibi yaşamak zorundayım? Neden kahkaha atamam mesela? Neden gelinlikle girdiğim yerden kefenle çıkmak zorundayım? "  İsyanlarımız var bizim. " Madem gelinlikle girdim kefene layık gördünüz; size de tabut taşımak yaraşır. Sırtlayın tabutumu. Evlat acısı sizin olsun. " Çok yakın bir kız kardeşimin ailesine isyan sözleriydi bunlar. Hiç unutmadım. Her hatırlayışım içimi kanatsa da unutmadım.  Ülkemde her gün kadınları koruyan yasalar uygulanmadığı için binlerce kadın vahşice katledilirken öfkemi diri başımı dik tutmalıydım. Sahi o yasalar neden uy...

Feministler Ne İster?

  Feminizm, "erkek düşmanlığı" değildir. Peki derdimiz düşmanlık değilse, bizce hiç adil olmayan bu düzen içerisinde neler isteriz? Sesimizi ne uğruna bu kadar güçlü çıkartırız birlikte bakalım.  * Kadınlarda ve çocuklara yapılan her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını isteriz.  * Kız çocuklarının eğitim hakkının elinden alınmaması, çocuktan gelin olmaması, çocuğun çocukluğunu yaşaması için uğraşırız.  * Cinsiyet temelinde ayrımcılık yapmamak için çıkartılan yasaların sadece imzada kalmaması için hatırlatmalar yaparız.  * Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve istismarın son bulması, bunu yapanların en ağır cezayı alması için elimizdeki bütün imkanları kullanırız.  * Aile içerisindeki sorumluluğun cinsiyet ayırt etmeksizin eşit bir şekilde paylaştırılmasını isteriz.  * Kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik hayatında karar verme yetkilerine müdahale edilmemesi için çalışırız.  * Yerel yönetimlerde milleti temsil eden koltuklarda kadın...

Ataerkillik Can Alıyor

  Bu ülkede sadece bu ay işlenen kadın cinayetlerinden haberiniz var mı? 6 kadın babaları, 2 kadın oğulları, 10 kadın evli oldukları erkekler tarafından öldürüldü. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 15 Mayıs 2024 de Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgeseli ve Eylem Planını duyurmuştu. Sonuçlar ortada. Erkeğin reis kabul edildiği ataerkil sistem içerisinde kadınlar ölüme terk ediliyor. Şiddet normalleştiriliyor. Aile odaklı politikalar kadınların ve çocukların hayatını karartıyor. Manisa’da 19 yaşındaki kadın yanında 3 yaşındaki çocuğuyla sokak ortasında şiddete uğruyor. Adli mercilere 14 yaşından beri şiddete uğradığını anlatıyor. 19 yaşında bir kadını korumaktan aciz adli merciler bu duruma yıllarca seyirci kalıyor. Sonuç; gencecik şiddet mağduru, hayatı elinden alınmış bir kadın ve küçücük bir çocuk. Yetkili makamlar 14 yaşında hamile kalan bu kadına okula gittin mi diye sormuyor. Aileyi güçlendireceğiz diyenler o aile içerisinde kadınların ve çocukların yaşadı...

Kıt Aklından Uzundur Etek Boyum

  Ben bir kadınım. Eksik yada yarım değilim. İrademi, mantığımı, vicdanımı kullanma özgürlüğüm var ve bu kimsenin tekelinde değil. Sokağa çıkacağım saatlere ben karar veririm. Toplum baskısı değil. Gece 3’de sokakların kadınlar için güvenli olmaması koskoca bir ülke için normalleştiriliyor. Es kaza o saatte dışarda görülen bir kadına farklı bir gözle bakılıyor. “Gece sokaklar tekin değil. Kadın olsun otursun evinde. O saatte dışarda ne işi varmış? “ Sanane kardeşim! Sokaklar senin tekelinde mi? Senin edepsizliğin benim özgürlüğümün önüne çıkıyorsa ben değil sen edebine sahip çıkacaksın. Dışarda gördüğün kadına tacizde bulunmak gibi bir pislik yaptığın zaman kadının etek boyuna suç bulmayacaksın. Kadın bedeni kadınındır. Etek boyu dahil hiçbir konuda söz hakkı senin kirli zihniyetine ait değil. Rahatsız mı oldun? Gözünü kapat. Kapatmıyor musun? Yolunu değiştir. Benim etek boyum sana dert olmasın yani. Etek boyuma kafa yorana kadar yaşadığın dünyadaki küresel sorunlarla i...

Kurdun Değil Yurdunum

  Kadın kadının kurduymuş. Kim uyduruyor bunu? Ataerkil zihniyet bu tarz düşüncelerden beslenip daha da güçleniyor işte. Baktılar erkeği kadına, kadını da erkeğe düşman edemiyorlar; en iyisi kadını kadına düşman edelim de toplumsal cinsiyet eşitliği fikrinin önüne geçmiş olalım, kadını düşmanlıkla bir tutarak aşağı çekelim diye özlü sözler kıvamında yalanlar uydurmaya başladılar. Kurdun değilim senin kadın. Üzüntünü ciğerlerime kadar hissedebilirim. Ortak gözyaşlarında ve aynı duygularda buluşabiliriz seninle. Seni anlayabilirim. Sahip olduğun imkanlara, kazandığın başarılara sevinebilirim. Rol modelim olursun mesela. Seni kıskanmak şöyle dursun tutar senden bir başarı hikayesi yazarım. En önde alkışlarım seni. Kurdu hemcinslerinde aramayı bırak kadın. Zaten hayat yeterince zor. Kol kanat germek, birbirimize yurt olmak varken bu gereksiz düşman zihniyetinden ancak kadın düşmanları kârlı çıkıyor. O yüzden aç gözünü. Kadın kadının kurdu falan değil yani.   Saçmalamayı bi...

Feminist Anneler

  Çocuk büyütürken izlediğin belli bir yol, yöntem var mı? Kulağa tuhaf gelebilir ama ben aileden gelen bazı döngüleri kırmak adına onlardan gördüğümün tam tersini çocuğuma uyguluyorum. Döngülerden kastım ilk önce cinsiyet ayrımını ortadan kaldırmak elbette. Evlat evlattır. Kız evlat, erkek evlat diye ayırmak akla, mantığa vicdana sığmaz. Henüz 5 yaşında bir kız evladım var. Bebek, mutfak seti gibi cinsiyetiyle bağdaştırılan oyuncaklardan daha çok arabası var. Hatta bugünlerde akülü araba isteği ağır basıyor ve bu beni hiç rahatsız etmiyor. Oyuncakların cinsiyeti yoktur çünkü. Erkek çocuğum olsaydı eğer, benimle birlikte sofrayı kaldırabilir, ev işlerinde yardımcı olabilir ve kapasitesinin yeteceğini bütün sorumlulukları alabilir olurdu. Nihayetinde ev içerisindeki sorumluluklar da sadece kadına ait değil. Ev ortak yaşam alanı sonuçta. Bazı değerleri küçük yaşta öğretmek hem kız hem de erkek çocuklarımızın geleceği açısından yol gösterici olacaktır. Ben feminist bir anneyim. ...

Sadece Kadınlar mı Feminist Olur?

  Feminizm deyince akla ilk gelen erkek düşmanlığı oluyor. Bu yanılgıyı ortadan kaldırmak için önce Feminizm nedir sorusunu cevaplayarak başlayalım. Feminizm, kadının toplumsal ve siyasal haklar bakımından erkeklerle eşit olması gerektiğini savunan bir dünya görüşüdür. Yani felsefesi düşmanlığa değil eşitliğe dayanır. Feminizm görüşüne sahip olan bireyler öyle “kahrolsun erkekler” diye bağırarak meydanlarda dolaşmaz. Haklar bakımından her iki cinsin eşit olması gerektiğini savunan bir düşüncenin düşmanlıkla eş değer görülmesi mantıksız ötesi bir durum. Neyse ki feministler artık her platformda kendini daha iyi açıklıyor ve bu düşmanlıklan beslenen gereksiz ön yargıyı kırıyor. Bir de feminist deyince akıllara sadece kadınların gelmesi sorunsalı var ki bu oldukça trajikomik bir durum. Bir erkekten de pekâlâ feminist olabilir. Hatta çok da güzel olur. Cinsiyet ayırt etmeksizin bir bireyin eşitliği savunmasının nesi kötü olabilir? Aksine bu onun vicdanlı ve en temel insan hakları...

Söyleyecek Sözümüz Var

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini çocukluk yıllarında keşfeden dezavantajlı kadınlarız biz. Söyleyecek çok sözümüz var. Yaşadıklarımızın adının eşitsizlik olduğunu bilmeden cinsiyetimizden nefret ettirildik önce. Erkek kardeşimiz o tatile arkadaşlarıyla rahatça giderken, bize söylenilen sözde teselli cümleleriyle avunmamız istendi. “ Evlenince kocanla gidersin. “ Neden? Neden insanların rahatça gidebileceği bir tatile evlenince kocamla gidiyorum? Bir yerden başka bir yere gitmek için kocaya mı ihtiyacım var? Ayaklarım, iradem, aklım, beynim yok mu benim? Onu benden fazla yapan ne? Cinsiyeti mi? Bir kız çocuğu olarak arabalara, takım çantalarına meraklı olma lüksümüz olmadı mesela. O erkek işiydi(!) Bebekler, beşikler, mutfak setleri varken takım taraba neyin nesiydi? Ev dışında bir hayatımız olamayacağı fikri temiz beyinlerimize ufak ufak işlenirken, henüz gerekli soruları soramayacak kadar küçüktük. Erkekleri fazla yapan neydi onu da anlayamamıştık. En afillisinden sünnet düğünleri gö...