Söyleyecek Sözümüz Var
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini çocukluk yıllarında keşfeden dezavantajlı kadınlarız biz. Söyleyecek çok sözümüz var. Yaşadıklarımızın adının eşitsizlik olduğunu bilmeden cinsiyetimizden nefret ettirildik önce. Erkek kardeşimiz o tatile arkadaşlarıyla rahatça giderken, bize söylenilen sözde teselli cümleleriyle avunmamız istendi. “ Evlenince kocanla gidersin. “ Neden? Neden insanların rahatça gidebileceği bir tatile evlenince kocamla gidiyorum? Bir yerden başka bir yere gitmek için kocaya mı ihtiyacım var? Ayaklarım, iradem, aklım, beynim yok mu benim? Onu benden fazla yapan ne? Cinsiyeti mi?
Bir kız çocuğu olarak arabalara, takım çantalarına meraklı olma lüksümüz olmadı mesela. O erkek işiydi(!) Bebekler, beşikler, mutfak setleri varken takım taraba neyin nesiydi? Ev dışında bir hayatımız olamayacağı fikri temiz beyinlerimize ufak ufak işlenirken, henüz gerekli soruları soramayacak kadar küçüktük. Erkekleri fazla yapan neydi onu da anlayamamıştık. En afillisinden sünnet düğünleri gördük mesela. Bilmem hangi kızların canını yakacağını esprili (!) dille ima eden araba arkası yazıları okuduk. Erkek çocuklarında tıbbi bir olayı düğün derneğe çeviren sevgili büyüklerimiz(!) biz kız çocukları ergenliğe adım atıp regl olduğumuzda tokat atmayı layık gördüler. Ardından günah sevap demeye başladılar. Günah da, sevap da iradeyle mümkünken sırf cinsiyetimizden ötürü düşüncelerimizi, duygularımızı kontrol altına alıp üzerimizde hakimiyet kurmaktı asıl olan. “
Şimdi söyleyecek çok sözümüz var. Çocukken ihtiyacı olan yetişkin şuan kendisi olan kadınlarız biz. Sesimiz çıkıyor. Çıkmaya da devam edecek. Hayatın hiçbir alanında eşitsizliği kabul etmeyeceğiz. Sesimizle, sözümüzle var olacağız. Üstünlüğü değil, eşitliği savunuyoruz. Birbirimizin kurdu değil yurdu olan kadınlarız.
Bir avuç dar zihniyetli insan görüşünün bizleri yıldırmasına izin vermeyerek her yerde “eşitlik” demeye devam edeceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder